“Süper kadın” olmaya çalışmak

“Süper kadın” olmaya çalışmak

Hepimiz hayatımızın çeşitli dönemlerinde değişik roller üstleniriz. Kadınlar için edinilen rol sayısının erkeklere kıyasla daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle çalışan kadınlar evlendikten sonra evle ilgili de sorumlu kişi ilan ediliyor. Bu da, omuzlara fazladan yük yüklenmesi demek oluyor. Bir de, çocuk sahibi olunursa durum giderek zorlaşıyor ve kadınlar aynı anda pek çok şeyi yapmak, “başarmak” zorunda hissediyor. Ancak, ben bir psikolog olarak, kadınların bu rollerin altında çok fazla yorulduklarını gözlemliyorum. Psikoterapi seanslarımızda sıklıkla, bu durumun yol açtığı psikolojik sorunları ele alıyoruz. Birçok kadının süper güçleri olmadığına göre, bu rollerin hepsinin gerekliliklerini eksiksiz biçimde yerine getirmeleri elbette beklenemez. Kendilerinin ve başkalarının beklentilerini karşılayamadıklarında, kendilerini “başarısız, hiçbir şeyi halledemeyen biri” olarak gören kadın sayısı azımsanamayacak kadar fazla oluyor. Zamanını kendisi için değil de, daha çok başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya dönük geçiren kadın sayısı hiç de az değil. Üstelik, çoğu zaman, bu rollerin gerekliliklerini yerine getirmeye o kadar çok konsantre olunuyor ki, “stresli” olma hali artık kanıksanıyor ve sanki normalmiş gibi geliyor.

Stres belli bir orana kadar yararlı, insanı hareket geçiren bir durumken, belli bir orandan sonra yıkıcı ve olumsuzluk yaratan bir durumdur. Özellikle kronik ve aşırı strese maruz kalan kadınlar bedensel (başağrıları, yorgunluk, iştah sorunları vb.), duygusal (öfke, kaygı, üzüntü vb.), zihinsel (unutkanlık, olumsuz düşünme, kararsızlık, odaklanma güçlüğü vb.), sosyal (evlilik/arkadaşlık sorunları, aile sorunları, yalnız hissetme, içe kapanma vb.), ruhsal (boşluk hissi, yaşamın anlamını sorgulama vb.) sorunlar yaşayabiliyor.
Psikolojik sağlık için hep bir dengeden söz ederiz. Kadınlar birçok rolü benimserken, kendi hayatlarını da ihmal etmemeli. Hayatı bir pastaya benzetirsek, çok çeşitli dilimlerin olması beraberinde mutluluk ve huzur duygularını getirir. Pastanın tümü eşinin, patronunun, çocuğunun taleplerini yerine getirmek olursa, sonrasında yukarıdaki belirtileri yaşaması kaçınılmaz olur.

Pastanın kişisel ihtiyaçlara ayrılan kısımlarında neler yer alabilir?
Bedensel – Spor, yürüyüş, doğru nefes alma yöntemleri, yeterli uyku, sağlıklı beslenme
Duygusal- Duyguların paylaşımı, ağlamak, gülmek, her duygunun kabulü
Zihinsel – Yeni ilgi alanları bulmak, olumsuz düşüncelerin tespiti ve tekrar gözden geçirilmeleri, “zorunlulukların” esnetilmesi
Mesleki – Kişisel sınırların ve kapasitenin belirlenmesi ve iletilmesi, gerçekçi hedefler belirlenmesi
Sosyal – Yakınlardan destek istemek, en az birkaç kişiyle yakın ilişkide olmak, arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmek
Ruhsal – Kişisel değerlerin, inanç sisteminin üzerine düşünmek, keşif yapmak

Kendi ihtiyaçlarına karşı duyarlı ve farkında olurken, bir yandan da hayatındaki diğer bireylerin her talebi karşısında şu soruları sorması kadınlar için yine koruyucu olacaktır:
“Bunu yerine getirebilecek zamanım var mı?”
“Bunun için enerjim var mı, yoksa kapasitemi aşacak bir talep mi?”
“Bu talebi yerine getirmek kendime ayırdığım zamandan çalacak mı/ ne kadar çalacak?”

Gündelik hayat akışında, her talep sonrasında bu sorulara verilen cevaplar gözlemlenebilir. Eğer sınırları aşan bir talep yükü bulunuyorsa ve bu taleplere “hayır” demekte zorlanılıyorsa, bir psikolojik destek alınması sağlıklı olacaktır.