Koronavirüs kaygısı ile nasıl baş edilir?

Koronavirüs kaygısı ile nasıl baş edilir?

Dünyanın bir çok farklı bölgesinde etkisini gösteren koronavirüs ile ilgili haberleri bir süredir takip ediyoruz. Koronavirüs nedir, nasıl önlem alınır, bizim ülkemize gelecek mi gibi sorulara yanıt ararken, Türkiye’de vakaların görülmesinin duyurusu ile birlikte, hem toplum hem de birey bazında psikolojik etkiler daha da yoğunlaştı diyebilirim. Bu psikolojik etkilerin en başında ise kaygı geliyor.

İnternet ve sosyal medyada uzun zamanlar geçirmeyin

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, bilgi kanalımız sadece belli saatlerde yayınlanan haber bültenleri değil. Sosyal medya kapsamında, youtube, twitter, instagram, whatsapp grupları vb mecralarda geziyoruz ve bir çok fikre, açıklamaya, sözde duyumlara maruz kalıyoruz. Konu kaygı odaklı bir konu olunca özellikle, bir çok bilgi kirliliğini beraberinde getiriyor bu iletişim ağı. Koronavirüs ile ilgili de durum farklı değil. İnsanoğlu, kendi kontrolü dışında gelişen yaşam olaylarıyla baş etmekte çok zorlanır. Bu kontrol kaybını telafi etmek için de yoğun biçimde yeni bilgi araştırmaya çalışır. Sanki daha çok okumak, video izlemek ile kontrolü biraz da olsa kendi üzerine almış olur. Ancak bunun süresi uzuyorsa, yarardan çok zarar getirir diyebilirim. Denge, her konuda önemli olduğu gibi bu konuda da çok önemlidir.

Sürekli yeni bilgi var mı diye internet başında mesai harcıyorsanız, aslında farkında olmadan kaygı seviyenizi yükseltiyorsunuz. Bu durum yaşam kaliteniz için faydalı olmadığı gibi, yüksek seviyedeki kaygı düzeyi bağışıklığınızı da olumsuz etkileyebilir.

Yüksek kaygı ve endişe bir süre sonra zihninizi net ve objektif kullanmanızı da engellemeye başlar. Okuduklarınızı ve izlediklerinizi kendi kaygılarınıza bağlı olarak daha da olumsuz algılarsınız. Gerçeklik kavramınız bozulur, kendinizi en karanlık ve negatif noktaya çekmiş olursunuz.

Benim bir psikolog olarak önerim, doğruluğuna inandığınız kaynaklara aralıklı biçimde günde bir ya da iki defa bakarak, sizin kontrolünüzde olan hijyen ve korunma önerilerine dikkat ederek, kendi yaşam rutininize dönmenizdir.

Alışveriş yaparken gereğinden çok fazla stok yapmayın

Korku ve kaygının insanları yönetmesine örnek olarak, insanların panik duygusuyla marketlere koşup, aşırı miktarlarda alışveriş yaptıklarını, reyonları boşaltmalarını verebilirim. Stok yapmak da aslında, yine bir kontrol kazanma davranışıdır. Paket paket makarnalar, unlar alan kişiler aslında bu dönemde, yoksunluğunu hissettiği güven ve emniyet hislerini tekrar kazanmak için bir hamle yapar. O an iyi gelir gibi olsa da, aslında kaygı odaklı aşırı davranışlar tam tersi kaygıyı güçlendirir ve besler. Beyne, adeta “dünyanın sonu gelecek” mesajı verilmiş olur. Bunu kaydeden beyin, bu doğrultuda karşılaştığı tüm bilgileri bu karanlık düşüncenin, inancın ışığında filtreler. Böylece kaygı çarkı dönmeye devam eder.

Kaygı yönetilebilir bir duygudur ve yaşantınızı gerçek bilgilere, gerçek verilere göre düzenlemek, o günkü mevcut durum neyi gerektiriyorsa öyle davranmak, ne duyarsız, ne de aşırı panik halinde olmak bu süreçte en fayda göreceğiniz tutum olacaktır.

İyi dileklerimle,

Uzm. Klinik Psikolog İlknur Yılmaz

Dönüşüm Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Ataköy/Bakırköy

İletişim: 02126617887