
Sınırlar Neden Bu Kadar Zor?
Sınır koymak… Pek çoğumuzun içten içe zorlandığı ama dışarıdan kolayca “hayır” demeyi beceremediği bir mesele. Hele ki bizim gibi aidiyetin, fedakârlığın ve iç içe geçmiş ilişkilerin kutsandığı kültürlerde.
Kimi zaman bir dostumuzu, kimi zaman da bir danışanımı dinlerken aynı cümleyi tekrar tekrar duyuyorum:
“Keşke biraz bencil olabilsem…”
Oysa mesele bencillik değil. Mesele, kendini koruyarak sevmek.
Bu yazıda, İlişki Dansı kitabımdan sınırlar konusuna dair kaleme aldığım bir bölümü paylaşmak istiyorum. Çünkü ilişkilerde sınır koyabilmek; yalnızca sağlıklı iletişimin değil, özsaygının da bir göstergesi.
“Sınırlarınız olmadığında, kendi evinizin ev sahibi değil, misafirisinizdir.”
Ben olabilmek beraberinde kaçınılmaz olarak sınır kavramını da gündeme getirir.
Kendi benliğinizi ortaya koyarken, onun çerçevesini de çizmeniz hem kendiniz hem de başkalarıyla olan ilişkilerinizde oldukça önemlidir.
Fiziksel, duygusal, davranışsal, psikolojik, cinsel sınırlarınız, ben olma yolculuğunuzun ayrılmaz parçalarıdır.
Kendinizle yaptığınız yaşam yolculuğunda, istemediklerinizi tanımak, bunları ifade etmek ve korunmak istemek, en temel insan hakkıdır.
Kendinize Sormanız Gereken Sorular
- Kendi sınırlarınızı biliyor musunuz?
- Neleri kabul eder, nelere “hayır” dersiniz?
- Kırmızı çizgileriniz neler?
Bu sorulara dürüstçe vereceğiniz yanıtlar, ilişkilerdeki tutumunuzu ve kendinizle kurduğunuz bağın derinliğini de açığa çıkaracaktır.
Sınır Koymak Kültürümüzde Neden Yabancı?
Sınır koymak, ayrışmak ve bireyleşmek doğulu toplumlarda genellikle terk edilmek, uzaklaşmak ya da sevilmemekle eş tutulur.
Oysa ilişki, iki kişinin varlığıyla kurulur. İki tarafın da benliğini koruduğu yerde gerçek bir yakınlık yeşerir.
Bir ilişki içinde “Benim buna ihtiyacım yok” ya da “Bu bana zarar veriyor” diyebilmek çoğu zaman bir meydan okumaya dönüşür. Çünkü kültürel olarak bize öğretilen, hep “birlikte olmak”, “idare etmek” ve “susmak”tır. Ama suskunluk, sevgi değildir.
Sevdiğiniz Gibi, Kendinize de Şefkatle Yaklaşın
Bir dostunuzu nasıl korumak istersiniz?
İncinmesini, üzülmesini, yanlış seçimler yapmasını engellemek için ne yaparsınız?
Aynı şefkati kendinize de sunabilmenin bir yolu, sınırlarınızı tanımaktan geçer.
Kendi alanınızın ev sahibi olduğunuzda, sevdiğiniz insanlara da aynı hakları tanıyan bir ilişki modelinin kapılarını açarsınız.
Psikolojik Baskı mı, Doğal Esneklik mi?
Elbette her konuda katı kurallar koymak da sağlıklı değil. Esneklik ilişkilere canlılık katar.
Ancak, temel değerlerinizi zedeleyen, sizi yıpratan, sonradan pişman olacağınızı bildiğiniz bir konuda sınır ihlali varsa — burada artık bir psikolojik baskıdan söz edebiliriz.
İçinizden gelen sesi dinlemek, kendinize dostça sorular sormak, ilişkinin rotasını sağlıklı bir noktaya çekmenize yardımcı olabilir.
Kişisel Sınırlar: Özdeğerin Sessiz Temsilcisi
Sınır koymak, özsaygının ve özdeğerin sessiz ama kararlı bir ifadesidir.
Kendi geçmişinizi anlayabilen, kendinize şefkat gösterebilen, güçlü yanlarınız kadar kırılganlıklarınızı da kabul edebilen bir benlik; sizi hayatta güçlü kılar.
Kendi kalenizi savunduğunuzda kimse orayı işgal edemez.
Yakınlıkla işgal arasındaki fark budur:
- Yakın biri sizi gözetir.
- İşgalci biri, sizin alanınızda kendi bildiği gibi davranır.
“Ben” Demek Bencillik Değildir
“Ben” diyebilmek, kendinize duyduğunuz saygının bir göstergesidir.
Bencillik ise yalnızca kendi ihtiyaçlarınızı gözetip, karşınızdakini yok saydığınızda ortaya çıkar.
Bir ilişkide hayır diyemiyorsanız, büyük ihtimalle ilişkiyi koruma çabanız, kendinizi koruma ihtiyacınızın önüne geçmiştir.
Ama şunu unutmayın:
Kendinizden vazgeçerek yürüyen bir ilişki, ilişki değil; tek kişilik bir gösteridir.
Sınır Bilinci Nerede Başlar?
Sınır koyma becerisi, çocuklukta öğrenilir.
Sınırların bulanık olduğu bir ailede büyüyen bir çocuk, ileride kendi alanını tanımlamakta da zorlanır.
Bedensel sınırlar kadar, düşünsel ve duygusal sınırların da öğretilmesi gerekir. Bu, bireyin hem kendine hem başkalarına saygı duymayı öğrenmesinin temelidir.
Sonuç: Sınır, Sevginin Zıttı Değil; Onun Sağlıklı Hâlidir
Bu yazı, İlişki Dansı kitabımda yer verdiğim sınırlar konusuna dair bir bölümdü.
Sınır koymak, bir ilişkiyi bitirmek değil; onu daha sağlıklı, daha sürdürülebilir hâle getirmek için atılan bir adımdır.
Unutmayın:
Sınır koymak, bencillik değil; kendinize sadakattir.
Ve kendinize sadık kalabildiğinizde, gerçek anlamda sevme kapasiteniz de artar.
Devamını okumak, İlişki Dansı kitabımı edinmek isterseniz:
Uzm. Klinik Psikolog/Psikoterapist İlknur Yılmaz
Ataköy/Bakırköy
İstanbul
* Eğer siz de Bakırköy’de ilişki terapisine ihtiyaç duyuyorsanız ya da çift terapisi sürecine adım atmayı düşünüyorsanız, iletişime geçebilir, detaylı bilgi alabilirsiniz..
İletişim: 05334515779